“Sen milleti saf kendini akıllı mı zannediyorsun?”

“Sen milleti saf kendini akıllı mı zannediyorsun?”

Vezirhan’ın eski belediye başkanlarından Yusuf Fidan, kıl çadırın satışıyla ilgili açıklamalarda bulunarak Belediye Başkanı Hüseyin Ocak’a yüklendi.

Vezirhan’da, 2004 ile 2014 yılları arasında belediye başkanlığı görevinde bulunan Yusuf Fidan, Vezirhan Belediyesi’nce 3,5 milyon TL’ye satılan kıl çadırla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Beldede tartışmalara neden olan ve Vezirhan kamuoyunu ikiye bölen satışla ilgili Hüseyin Ocak’ı hedef alan Fidan, “Eski başkanlara saldırarak, hakaret ederek bu ayıbını örtemezsin” dedi.

Yusuf Fidan, Vezirhan’ın simgelerinden birisi olan kıl çadırın belediyenin elinde kalması için Hüseyin Ocak tarafından hiçbir şekilde mücadele verilmediğini hatta kıl çadırın ihaleyi alan şirkete bir anlamda verildiğini ima etti. Hüseyin Ocak’ın kendisine yönelttiği eleştirilerin ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Yusuf Fidan, “Sen milleti saf kendini akıllı mı zannediyorsun?” diye sordu.

Yusuf Fidan, konuyla ilgili olarak sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

“Bildiğiniz üzere son birkaç gündür Vezirhan’ımızın gündeminde Kıl Çadırı satışı var. Bu süreçte mevcut Belediye Başkanı’nın şahsım hakkında tamamen uydurmalardan oluşan, hiçbir gerçeği yansıtmayan iddiaları var. Kendi adıma bu iddialara cevap vermem gerekirse, 10 senelik Belediye Başkanlığım zamanında hakkımda uydurulan, açıklamalarını da defalarca yaptığım iddialar var. Şimdiye kadar bu konular hakkında yaptığım açıklamaları rahmani bir şekilde dinleyen herkes gerçekleri anladı. Anlamayanlara 100 sefer daha anlatsam anlamayacağı ve Rahmetli Babamın da “Ar damarı çatlamış insanlarla tartışmaya girme” nasihatine binayen bu uydurma iddialara burada tekrar girmeyeceğim, bu iddiaların çoğunun cevabını Hüseyin Başkan biliyor ve bundan önce benim olmadığım ortamlarda muhaliflerime defalarca izah etmiştir. Onun amacı satışı sulandırıp, insanların dikkatini Kıl Çadırı satışından almaktır. Fakat hakkımdaki bu iftiraların gerçeklerini cidden samimi olarak merak edenler var ise; Hüseyin Bey’in de dediği gibi etrafımda hiç kimse kalmadığı için fırın ya da kahvede beni her zaman yalnız bulabilirler. Vaktim bol, dileyene merak ettiği her şeyi harf harf anlatırım. Aslında benim hakkımda daha fazla şey öğrenmek isteyenler var ise Hüseyin Bey’e de gidebilir. Hüseyin Ocak benden 15 yaş küçük olmasına rağmen kardeş bildiğim, evimi - soframı gönlümü açtığım, omzunda ağladığım, içimi dışımı bilen, dertlerimi anlatmadan anlayacak kadar içime giren biri. Ondan benimle ilgili daha fazla şey öğrenebilirsiniz. O nasıl olsa perdeyi yırttı. Ama konu Vezirhan’ımızın menfaatlerine ve çıkarlarına gelince orada duracaksın Hüseyin Başkan. Daha önceki açıklamalarımda da dediğim gibi ‘Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır’. Başkalarının icraatlarını bu yüzden eleştirmedim, eleştirmem. Ama işin içinde Vezirhan’ınımızın menfaati söz konusu. Bundan evvel bu arsanın Öztatlı tarafından ilk alındığı zamanda olduğu gibi, İzmit’ten gelen çöplerde olduğu gibi, 2. Çimento fabrikası olayında olduğu gibi şu anda da benim ekibimin Vezirhan’ımıza kazandırmış olduğu o arsanın altın tepsi içinde 3,5 milyon gibi komik bir rakama satılması (verilmesi) kararına karşı duruyorum. Bütün bu olaylarda doğruyu savunduğum gibi bu olayda da doğruyu savunuyorum. Yani bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Vezirhan’ımızın menfaatine karşı olan olaylarda kimse bizden susmamızı beklemesin. Hüseyin Ocak, Vezirhan Belediyesi’nin bir anlık gafletinden yararlanıp kendisine hiç yaramayan yeri sırf Vezirhan Belediyesi’ni köşeye sıkıştırıp diğer yeri de ucuza kapatmaya çalışan kişiye karşı hiç direnmeden, yenilgiyi kabul ederek yardım etmiştir.

“Eee benden önce almış diyeceksin”. Doğru. Fakat neden aldı? Ya orayı daha pahalıya Belediye’ye satacak ya da ön tarafı ucuza kapatmaya çalışacaktı. Mehmet Başkan’a “Adam sana gelmiş 220 milyona al demiş, almamışsın” diye kızıyorsun da şimdi sen Başkansın, sen alsaydın, istedin mi? Yok veya istenildi de verilmedi mi? Sadece arkın yeri için adama “Ben burayı satmayı düşünüyorum fakat böyle arsamı ortadan bölen yer var iken satamam. Hiç olmazsa arkın yerini ver arsamı birleştireyim. Herkesin beğenip ihaleye girebileceği bir yer yapalım. Sen almak istersen yine al ama burasını böyle ihaleye çıkarırsak, ihale sadece senin katılabileceğin bir ihale halini almaz mı? Bu durum yanlış olmaz mı?” denildi mi?  Bunların hepsi söylenildi fakat bu yer yine mi verilmedi? Yani şu anki alıcı tarafından Vezirhan Belediyesi’ni köşeye sıkıştırmışken bu hakkımdan vazgeçmem mi denildi?  O durumda o bölgede 18 uygulaması yapılması düşünüldü mü? Hiç olmazsa topu topu 50 veya 100 metrekare olan arkın yerini Belediye arsasının dışına çıkarıp arsamızı bütünleyip, o şekilde satışa çıkarılması düşünüldü mü? Vaktimiz bol idi. Kıl çadırı için 7 ay bakım yapıldığı, 3-4 ay da aktif olarak çalıştırıldığı aktarıldı. 1 sene süren bu zaman bu uygulamaların yapılabilmesi için yeterli bir süre idi. Bunlar ile arsayı bütünleyip, kağnı ile Mercedesi yarıştırmayan, herkesin eşit şartlarda girdiği bir ihale yapılır ve milletin karşısına Elif gibi dimdik çıkılmış olurdu. O zaman yine Mehmet Başkan gibi yaptığı eserin satılmasını istemeyen birkaç kişi çıkardı. Çünkü bu konularda herkes aynı düşünmez. Ama kimse Hüseyin Başkan’ı Öztatlı’ya yalakalık yapmak ile suçlamazdı. Çok pahalıya satıldığı savunuluyor. Neye göre pahalı? Sarrafa gümüş gösterilirse gümüş fiyatı, altın gösterilirse altın fiyatı verir. Ekspere ortasında başkasının yeri olan, hobi bahçesinden başka bir şey yapılması mümkün olmayan bir alan gösterildi. Sarraf doğal olarak gümüş fiyatı verdi. İçindeki tüm pisliklerin temizlendiği, elektriği - suyu olan, içinde hiçbir hafriyatı olmayan, çevresinde 300-400 tırın çalıştığı, fabrikaların olduğu bir arsa olarak gösterilse idi eksper ona göre fiyat verecekti. Sen milleti saf kendini akıllı mı zannediyorsun? Öztatlı şirketi bu arsayı ucuza aldı diye sana 400 milyar bahşiş bıraktı, onu bile anlamadın.

Millete soruldu denildi. AK parti meclis üyelerine hatta kendi meclis üyelerine ve diğer sorulan insanlara bu durumu böyle mi anlatıldı? Yoksa masallar mı anlatıldı? Anlattın da o insanlar sana “Haklısın Başkan, orası bizi köşeye sıkıştıran Öztatlı şirketine yakışıyor. Kaç para olursa olsun ona ver mi dediler?” Zannetmiyorum.

Evet Başkan, 2.5 senelik zamanda daha ilk icraatını eline yüzüne bulaştırdın. Yaptığın hata o kadar büyük ki eski Başkanlara saldırarak, ona buna hakaret ederek bu ayıbını örtemezsin. Kendine sorsana “Yusuf Fidan 50 küsur yer sattı, hiç kimsenin sesi çıkmadı. Senin ilk sattığın yerde ortalık karıştı. Acaba bir yerde hata mı yapıyorum? demez mi insan?”. Ama sen demezsin, sen büyük iş bitirici büyük başkansın.

Neyse alan aldı, satan sattı. Alana satana hayırlı olsun.

Değerli Öztatlı Şirket Yöneticileri, sizin kanunsuz hiçbir şeyiniz yoktur. Bütün alışverişiniz yasal ve ticaretin gereği gibidir. Size yönelttiğim hiçbir suçlama yoktur. Sizi üzecek, tarafınızdan yanlış anlaşılacak bir şey oldu ise, affola…

Bunları Belediye tarafından açıklama yapılsın diye yazmıyorum. Gerçekten neler oluyor diye merak edenler var ise Yusuf Fidan’ın Penceresinden olayı anlattım. Bu olanlardan kim ne almak istiyorsa alsın.”

Bu haber toplam 6291 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.