MUSTAFA TOPAL

MUSTAFA TOPAL

TİCARET AHLAKI (2)

A+A-

 

Ticarette helalinden kazanmak ve helalinden yemek için Müslümanlar olarak dikkat etmemiz gereken pek çok şey vardır. Alış veriş usulleri, adet ve geleneklere ya da zamanın şartlarına göre bir takım değişiklikler arz edebilir. Ne olursa olsun dinimizin haram saydığı yollara katiyen tevessül etmemeliyiz. Zaten dinimiz, alış verişte uyulması gereken kuralları genel olarak belirlemiş, harama düşmemesi için kulları uyarmıştır. Unutmamak lazımdır ki, ticarette uyulmayan her kural bir kul hakkını ihlal olabilir. Bir haram işlemeye sebep olabilir. 

Olgun mü’min her işinde olduğu gibi ticarette de haram ve helal sınırını gözetir, başkalarının hakkına riayet eder. Haramdan korkar, çocuklarının kursağına haram düşmemesi için gerekirse aç kalmayı göze alır. O bilir ki, dünya geçici bir menfaat yeri, ahiret ise elemiyle sevinciyle ebedidir. Bunun için başkalarının hakkını gaspa varan yollara tevessül etmez. Bunun hem dünyalık menfaat ve bereketin, hem de ahiret yurdunun yok olmasına sebep olacağını bilir.

Bir Müslüman kazancının helal olması için şu hususlara dikkat eder:

  1. Allah’a olan inancının bilincindedir.

  2. Ölçüyü ve tartıyı düzgün tutar. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de, Şuayb Peygamber’in gönderildiği Medyen ahalisinin helak olma sebebinin, ölçü ve tartıda yaptıkları hile olduğu haber verilmektedir.

  3. Doğru sözlüdür, asla yalan söylemez. Zira Hz. Peygamber "Doğru sözlü ve kendine güvenilir tacir, ahirette peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraber bulunacaktır" buyurmuştur. Üç kuruşluk dünya menfaati için yalana sarılmak kadar insanı küçülten bir şey olamaz. Hele bir de yalan yere yemin ederek, Allah’ın adını kullananların ne kadar büyük günaha girdiklerini bir Müslüman için hatırlatmaya gerek var mıdır? Hz. Peygamber bir hadislerinde buna işaret ederek, kıyamet günü Allah'ın; elbisesini kibirle yerlerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek malını fâhiş bir fiyatla satmaya çalışanlarla konuşmayacağını, yüzlerine rahmet nazarıyla bakmayacağını ve kendilerine azap edeceğini belirtmiştir.

  4. Alış verişte hile yapmaz, başkalarını aldatmaz. İnsanlar bilmiyor diye aldatmak ya da anlamaz diye malın iyisi yerine kötüsünü vermek, sahte malı has diye yutturmak müslümana asla yakışmaz. Nitekim Hz. Peygamber (SAV), altı ıslak buğdayı satan kişiyi, "Niçin ıslak tarafı halkın görebilmesi için üste getirmedin?" diye sert bir şekilde ikaz ettikten sonra, "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Başka bir hadislerinde de, kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmanın bir Müslüman'a helal olmayacağını belirtmiştir.

  5. Helalinden kazanıp ticari işlerini helalinden yapmanın ibadet olduğunu bilir.

  6. Malının değeri artsın, ya da piyasada fiyat yükselsin diye ihtikâr (stokçuluk) veya karaborsacılık yapmaz.  Hz. Peygamber "Karaborsacı ne fenadır; fiyatların düştüğünü öğrenince üzülür, yükseldiğini duyunca da sevinir" buyurarak, bu tip kimselerin ruhi durumunu ve insanlık bakımından düştüğü seviyeyi ifade etmiştir.

  7. Müşteri kızıştırmak için çeşitli yollara başvurmaz. Nitekim Hz. Peygamber, "Bir malı alıyor görünerek kıymetini artırmayınız"; "Müşteri kızıştırmayın. Bir kimse kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın" buyurmuştur.

  8. Alırken de satarken de ticaretinde karşısındakine iyi davranır, ona kolaylık gösterir. Unutmamak gerekir ki bu bile sadakadır. Peygamber efendimiz "Satarken ve alırken, borcunu isterken ve öderken kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet eylesin" şeklinde dua etmiştir.

  9. Tereddüt doğmaması, ilişkilerin bozulmaması, yanlış anlaşılmalara meydan verilmemesi için özellikle veresiye alışverişleri yazılı yapar. Zira Bunu Kur’an-ı Kerim tavsiye eder: "Ey inananlar, belli bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın... Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir" (Bakara,282).

 

Zamanımızda, yukarda saydıklarımızı gözetenler olduğu gibi maalesef bunlara uymayanlar da vardır. Yine maalesef dinimizin emir ve tavsiye ettiği bu güzelliklere kulak asmayışımızdan dolayıdır ki ticaretimizde insanlar arası güven, saygı ve hoşgörü yerini sevgisizliğe ve menfaatlere bırakmıştır. Esnaf arası dayanışma ve yardımlaşma duyguları körelmiştir. Eskiden var olan ve fazilet olarak aramızda yaşattığımız nice hasletlerimiz tarihe karışmıştır. Yaşlılarımız “Hey gidi günler hey” dereken, ya da “Biz eskiden…” diye başlarken belki de önceleri aralarında fazilet adına yaşattıkları güzellikleri özlemle yâd etmektedirler. 

 

Ne mutlu Allah’a karşı mahcup olmayacak kimselere. Ne mutlu Allah’ın huzurunda yaptıklarından utanmayacaklara.

 

(Yazıda geçen Hadisler Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından alınmıştır.)

Bu yazı toplam 2514 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.